Sayfa : [ 1 ] – [ 2 ] – [ 3 ] – [ 4 ] – [ 5 ] – [ 6 ] – [ 7 ] – [ 8 ] – [ 9 ] – [ 10 ] – [ 11 ] – [ 12 ]
10 SORUDA ERMENİ TASARISI
1-) TASARI NASIL GÜNDEME GELDİ
Senato’ya 3 Nisan’da Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Partili New Jersey Senatörü Robert Menendez ve Cumhuriyetçi Partili Illinois Senatörü Mark Kirk tarafından sunulan tasarı, Menendez’in çabalarıyla gündeme alındı. Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı’nın komite gündemini tek başına belirleme yetkisi var ve Ermeni diasporasına çok yakın Menendez’in bu konuda diaspora temsilcilerine verdiği sözler oldu. Kaynaklar, daha önceki Ermeni tasarılarında devreye giren Amerikan Yönetimi’nin bu çabayı engellemesinin hukuki açıdan mümkün olmadığını ve politik olarak da Menendez’in böyle bir adım atmasını engelleme gayreti içine girilmesinin doğru olmayacağı yönünde bir karar alındığını belirttiler.
2-) KABUL EDİLEN METİN NE DİYOR?
Menendez, tasarının kabulünü kolaylaştırmak için ilk hazırladığı metinde değişiklikler yaptı ve içinde Türkiye geçen bütün cümleleri ayıkladı. Ancak en önemlisi karar tasarısının sonunda belirtilen üç maddeden Türkiye’den soykırımı kabul etmesini isteyen maddeyi de çıkarttırdı. Orijinal metinde belirtilen üç madde şöyleydi:
1) 24 Nisan 2014’te ‘Ermeni Soykırımı’nın yıldönümü hatırlanacak.
2) Başkan, Ermeni Soykırımı ile ilgili tüm gerçeklerin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından tanınmasını içerecek şekilde âdil, yapıcı, istikrarlı ve sağlam bir Ermeni-Türk ilişkisine yönelik çalışmalı.
3) Başkan, ABD dış politikasının, insan hakları, insanlığa karşı suçlar, etnik temizlik ve Ermeni Soykırımı ile ilişkili ABD arşivlerinde belgelenmiş soykırım konularına uygun bir anlayış ve duyarlılık yansıtmasını sağlamalı.
Kabul edilen nihai metinde ikinci madde yok.
3-) KİMLER DESTEK OLDU KİMLER İTİRAZ ETTİ?
100 üyeli Senato’da şimdiye kadar karar tasarısına imzalı destek açıklayan Menendez dahil dokuz senatör var. Ve Menendez ile birlikte tasarıyı kaleme alan Cumhuriyetçi Kirk dışında bütün destekçiler Demokrat Partili. 18 üyeli komite oylamasında da, tasarıya destek veren 12 üyeden 10’u yine Demokrat Partili idi. Yani Komitenin tüm Demokrat Partili üyeleri blok olarak tasarıya destek oldular. ‘Evet’ diyen iki Cumhuriyetçi ise 2016’da Cumhuriyetçilerin başkan adaylığına soyunan ve politik hesaplarla oy kullandığı tahmin edilen Florida Senatörü Marco Rubio ve Türkiye’nin füze savunma ihalesinde Çin’e yönelmesine çok öfkeli olduğundan Türkiye’ye yönelik bir tepki oyu kullanmış olabileceği düşünülen Arizona Senatörü John McCain oldu. Tasarıdaki oylamada beş aleyhte ve bir çekimser oyun hepsi Cumhuriyetçilerden geldi. Diplomatik kaynaklar, bu durumun Cumhuriyetçilerin dış politikada stratejik ilişkilere daha çok önem vermesinden kaynaklandığını belirtti.
4-) İSRAİL LOBİSİNİN BİR POZİSYONU OLDU MU?
Kongre’nin en önemli güç odaklarından İsrail lobi örgütü AIPAC oylamada net bir pozisyon almadı. Tasarıya “hayır” oyu veren Cumhuriyetçilerin hepsi AIPAC örgütüne çok yakın isimler. Ancak Menendez gibi tasarının sürükleyici olan ya da oylamada “evet” diyen bazı isimler de aynı şekilde AIPAC’a yakın. O yüzden AIPAC’in nasıl bir tavır aldığı konusunda belirleyici bir işaret yok.
5-) TASARI NE KADAR İLERİ GİDEBİLİR?
Bağlayıcılığı olmayan karar tasarısının metninde spesifik olarak 24 Nisan 2014 tarihinin anılması istendiğinden tasarının içerik olarak kadük olmaması için bu tarihten önce şimdi Senato Genel Kurulu tarafından da kabul edilmesi gerekiyor. Ancak Cuma akşamı Paskalya nedeniyle uzun bir tatile çıkmaya hazırlanan Senato’nun bunun için çok az zamanı var. 28 Nisan haftasına kadar çalışmalarına ara verecek olan Senato Genel Kurul gündemine karar verenler, 53 senatörle 100 üyeli Senato’da çoğunluğu elinde bulunduran Demokrat Parti’nin çoğunluk lideri Nevada Senatörü Harry Reid ve Demokrat Parti grup başkanvekili (whip) Illinois Senatörü Dick Durbin. Ve her iki isim de, 410 sayılı tasarıya şimdiye kadar imza veren dokuz senatör arasında. Ama Senato kaynakları, komite toplantısında beş aleyhte oy almış bu tür tartışmalı tasarıların kolayca genel kurul gündemine alınamayacağını ve içeriğe itiraz eden tek bir senatörün bile süreci kolayca yavaşlatabileceğini belirtti. Tasarının genel kurul gündemine alınması o açıdan beklenmiyor. Hatta Türk Dışişleri kaynakları, tasarının daha fazla ileri gitmeyeceği konusunda kendilerine Amerikan Dışişleri Bakanlığı’ndan da güvence verildiğini dile getirdi.
6-) O ZAMAN TASARIYLA HEDEFLENEN NE?
Birincisi, Senatör Menendez, 1915 Olayları’nın yıldönümü sayılan 24 Nisan’ın tam öncesinde bu hamleyle Ermeni diasporasına verdiği sözü yerine getirmiş oldu. Her 24 Nisan’da olaylarla ilgili yapılan ve içinde ‘soykırım’ ifadesi geçip geçmeyeceği merak edilen başkanlık açıklaması öncesinde de Beyaz Saray’a eğer bu ifadeyi kullanmak isterse politik manevra alanı sağlamış oldu. Ancak kaynaklar, işin diasporaya yönelik bir iç politika hamlesi olarak kalacağını ve Beyaz Saray açıklamasında ‘soykırım’ lafının muhtemelen bu yıl da kullanılmayacağını söyledi.
7-) TÜRKİYE’NİN TEPKİSİ NASIL OLDU?
Aynı yönde bir tasarı Mart 2010’da da Temsilciler Meclisi’nin Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilmişti. Ve Türkiye o zaman Büyükelçi Namık Tan’ı derhal Ankara’ya çağırmıştı. Ancak ilginç bir şekilde Ankara bu kez tasarı Kongre’nin bir üst organı Senato’nun dış ilişkiler komitesinde kabul edildiği halde tansiyonu yükseltecek açıklamalardan kaçınıyor. Tasarının geçtiği gün Washington’da bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da tasarıyı eleştirmekle birlikte Türk tarafının buna tepki olarak atacağı adımlara değinmekten özellikle kaçındı. Ve bu konunun halen Ankara’da tartışıldığını söyledi. Bir de, 2010’da komite tasarıyı kabul ettiğinde Washington’daki büyükelçilik koltuğu doluydu. Fakat bu sefer geçiş dönemi nedeniyle o koltuk boş.
😎 YENİ BÜYÜKELÇİ GÖREVİ NEDEN HALEN DEVRALMADI?
19 Mart’ta Washington’dan ayrılan eski Büyükelçi Namık Tan’ın görev süresi resmi olarak 31 Mart 2014’te sona erdi. Bu tarihten sonra yeni atanan büyükelçi Serdar Kılıç’ın görevi devralması bekleniyordu. Ancak Türk Dışişleri kaynakları, Kılıç’ın gelmesinin tamamen lojistik sebeplerle geciktiğini söyledi. Washington’a gelmeden önce daha önce bu göreve atanan büyükelçilerin yaptığı gibi Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı gibi üst düzey yetkililerle talimat alma ve bilgilendirme toplantıları yapması planlanan Kılıç’ın turunu henüz tamamlamadığı ve Başbakan ile görüşmediği bildirildi.
9-) BU GELİŞME SONRASI BÜYÜKELÇİNİN GELİŞİ ERTELENEBİLİR Mİ?
Kılıç’ın pazartesi günü Washington’da olması bekleniyordu. Ve tasarı komiteden geçtikten sonra da henüz bu konuda bir değişiklik yapılmadı. Türk diplomatik kaynaklar, tasarı komitede oylanmış olsa bile 24 Nisan başkanlık bildirisi öncesi yine kritik bir dönem yaşanacağını ve bu yönde bir gelişme beklenmese bile Başkan’ın bu kez açıklamada ‘soykırım’ lafını kullanması halinde Washington’da büyükelçilik koltuğu boş olursa bunun kamuoyuna izah edilemeyeceğini bildirdi. Büyükelçi olmasa da, Washington Büyükelçilik görevlileri tasarı için Amerikan-Türk toplumunun desteğiyle çok kapsamlı bir çalışma yürüttü. Ve Perşembe günkü oylamanın yapılacağının belli olmasından sonraki 48 saat içinde Dış İlişkiler Komitesi üyesi 18 senatörün de ofisiyle temas kurdu. Amerikan-Türk toplumu aktif hale getirildi. Ve bu sayede tasarıya yönelik aleyhte oylar sağlandığı gibi tasarıyı geçirmek isteyen Menendez de metinden ‘Türkiye’ geçen bölümleri çıkarmak zorunda bırakıldı. Ancak çalışmaların başında bir büyükelçinin bulunmasının sembolik olarak da çok önemli olacağı belirtildi.
10-) PEKİ BİR SÜRPRİZ OLABİLİR Mİ?
Düşük bir ihtimal olsa da evet. Kongre’nin Temsilciler Meclisi kanadı, Mart 2010’da Dış İlişkiler Komitesi’nde 252 sayılı tasarıyı 23’e karşı 22 oyla kıl payı geçirince, tasarı uzun süre Genel Kurul gündemine gelmeden uykuda kaldı. Ancak sene sonundaki Noel tatilinden birkaç gün önce, o dönemdeki Temsilciler Meclisi Başkanı Demokrat Partili California Milletvekili Nancy Pelosi’nin, bir gün aniden tasarıyı genel kurul gündemine aldırmaya çalışacağı öğrenildi. Sonrasında ise Washington Büyükelçiliği, Amerikan-Türk toplumunun çabaları ama en önemlisi Beyaz Saray’ın da devreye girmesiyle Pelosi tasarıyı gündeme alamadı. Noel tatilinden sonra da, Temsilciler Meclisi değiştiğinden tasarı kadük oldu. Şimdi de böyle bir gelişme yaşanması mümkün. Üstelik Beyaz Saray’da bu kez ‘Ermeni Soykırımı’ iddialarının Washington’daki en büyük destekçilerinden, ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Samantha Power ve Ulusal Güvenlik danışmanı Susan Rice’ın da bulunması dengeleri değiştirebilir. Nitekim Türk Dışişleri’ne konuyla ilgili verilen teminat da Beyaz Saray’dan değil Amerikan Dışişleri’nden geldi. Ancak yine de Türk-Amerikan ilişkilerine büyük zarar verecek böyle bir gelişmenin yaşanması için çok istisnai bir durum olması gerektiği belirtiliyor. Ve Menendez gibi bu konuya uzun süredir angaje bir ismin bile politik gücüne rağmen böyle bir riski üstlenemeyeceği düşünülüyor.
10 SORUDA G-20 ZİRVESİ
1-) G-20 NEDİR?
Uluslararası ekonomik işbirliğini arttırmayı amaçlayan, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomileri bir araya getiren, küresel ekonomik kararların alındığı bir platform. 20 üyesi var. O yüzden Grup 20 deniliyor. G-20 de kısaltılmış hali.
2-) G-20 DE HANGİ ÜLKELER VAR?
ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye. Grubun 20’nci üyesi Avrupa Birliği.
Bu ülkelerin yanı sıra, üye olmamakla birlikte uluslararası bazı kuruluşlar da katılıyor. Bu kuruluşlar da şöyle:
Uluslararası para Fonu (IMF) Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, OECD ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)
3-) NEDEN ÖNEMLİ?
G-20 ülkeleri dünyada üretilen bütün mal ve hizmetlerin parasal değerinin yüzde 85’ine, küresel ticaretin yüzde 75’ne sahipler. Dünya nüfusunun da üçte ikisi G-20’de yaşıyor.
4-) HAYATIMIZI NASIL ETKİLİYORLAR?
G-20’nin aldığı kararlar ekmeğimizin fiyatından, eğitimimize, teknoloji kullanımımızdan, soluduğumuz havanın kalitesine kadar her alanda yaşamımızı etkileyebilecek potansiyele sahip. Tabii liderler aralarında anlaşabilirse ve verdikleri sözleri tutarlarsa.
5-) NE ZAMAN KURULDU?
1999’da Asya ekonomik krizi çıkınca ABD ve Kanada Maliye Bakanları krizle baş edebilmek için bir grup kurmaya karar verdiler. Bu amaçla, 20 ülkeyi G-20’yi oluşturmak için davet ettiler. Bu davette uluslararası finans için önemli bir ülke olmak, jeo-stratejik konum, nüfus, kendi bölgesindeki önemi gibi faktörleri gözettiler. 2008’e kadar G-20 Merkez Bankası Başkanları ile Maliye Bakanlarının buluşma platformu oldu ama bu tarihten sonra liderler düzeyinde de buluşmaya başladı.
6-) NASIL KARAR ALIYOR?
Resmi bir karar alma mekanizması yok. Her üye kendi görüşlerini dile getirir. Uzlaşma ilkesine göre hareket edilir. Zaten kendisini de “küresel ekonomik konularda yapıcı tartışmaların gerçekleştiği gayri resmi bir platform” olarak tanımlıyor. Her sene yapılan zirvenin sonunda ülkelerin fikirleri ve çekinceleri göz önüne alınarak bir bildiri yayınlanıyor. Böylece ülkeler, bildirideki hedeflere ulaşmak için söz vermiş oluyor.
7-) KARARA UYMAYAN ÜLKELERE YAPTIRIM VAR MI?
Karara uymayan ülkelere kağıt üzerinde yaptırım bulunmamakta fakat karara uymayan şeyler yapması bu ülkelerin yaptırımlara maruz kalmayacağı anlamına gelmez.
😎 NASIL ÇALIŞIYOR?
Birçok uluslararası örgütün tersine devamlı bir personeli yok. Genel Sekreterliği de. Başkanlık rotasyon usulü ile yapılıyor. Bir önceki, bir sonraki ve halihazırdaki başkanlık, zirve toplantısının konularına, konuşmacılarına karar veriyor. G-20’nin ilişkili grupları da var: Düşünce kuruluşlarının toplandığı T-20, Emek gruplarının toplandığı L-20, Gençlik örgütlerinin toplandığı Y-20 gibi. Türkiye, 2015’teki dönem başkanlığı sırasında kadın hakları örgütlerinin toplandığı W-20’yi de kurdu.
9-) TÜRKİYE’NİN G-20 YE BAKIŞ AÇISI NE?
Türkiye, hem gelişmiş hem gelişmekte olan en büyük ülkeleri kapsadığı için temsil gücünün yüksek olduğunu düşünüyor. G-20’yi küresel ekonomik işbirliği ve eşgüdüm açısından en uygun platform olarak tanımlıyor. Bu nedenle G-20’nin bütün faaliyetlerini ve toplantılarını önemseyip, üst düzeyde etkin katılım ilkesine göre hareket ediyor. Ayrıca küresel ekonomik yönetişimin pekiştirilmesi bakımından G-20’nin rolünün güçlendirilmesinden de yana.
10-) ANTALYA TOPLANTISININ GÜNDEMİNDE NELER VARDIR?
Türkiye’nin hazırladığı gündemin 3 ana ilkesi ve 11 başlığı var.
İlkeler: Kapsayıcılık, uygulama ve büyüme amaçlı yatırım.
Kapsayıcılık: G-20’ye üye olmayan ülkelerin sesinin de duyulması Türkiye’nin özel önem verdiği bir konu. Her dönem başkanı üye ülkelerin dışında dört misafir davet edebiliyor. Türkiye bu hakkını Azerbaycan, Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) Dönem Başkanı Malezya, Afrika Birliği dönem Başkanı Benin, Afrika Kalkınması için Yeni Ortaklık Örgütü (NEPAD) Dönem Başkanı Senegal ve Singapur merkezli bağımsız bir danışmanlık şirketi olan Global Governance için kullandı.
Uygulama: Zirvede verilen sözlerin tutulmasına Türkiye özel önem veriyor. Somut adımların atılması için görev gücü grupları oluşturdu.
Yatırım: G-20 Ekonomik büyümeyi amaçlıyor. Türkiye de ekonomik büyümenin sağlanması için üretime yatırımın temel olduğunu düşünüyor. Bu nedenle de özellikle KOBİ’lere yatırımın önemine dikkat çekiyor.
11 başlık da şöyle: Finansal düzenlemeler, Uluslararası Finansal yapı, uluslararası vergilendirme, yolsuzlukla mücadele, makro politikada işbirliği, yatırım, ticaret, istihdam, kalkınma, enerji, iklim değişikliği.
Türkiye bu başlıklar altında KOBİ’lerin desteklenmesi ve Dünya KOBİ Forumu oluşturulması, özellikle gençlerin işsizliği ile mücadele, ekonomik büyüme ve ticaretin arttırılmasına özel önem veriyor.
Ancak zirvede küresel yakıcı sorunlar da ele alınıyor. Bu çerçevedeki ağırlıklı konu mülteciler ve terörle mücadele olacak.