Mühendislik alanları içerisinde en eskisi, eski çağlardan beri inşaatlarda kullanılan tekniklerin geliştirilmesiyle ortaya çıkan inşaat mühendisliğidir. Bu nedenle mesleğin tarihçesine göz atmak faydalı olacaktır. İnsanların ihtiyaçlarına cevap verebilmek için başlayan doğayı geliştirme çabalarının önemli bir bölümünü yapı çalışmaları oluşturmuştur.
Dönemlerine göre mühendis olarak tanımlanabilecek inşaat ustaları binalar, yollar, köprüler, kanallar, su kemerleri, ibadethaneler yapmışlar, bu çalışmalar sonucunda önemli bir bilgi dağarcığı oluşturmuşlardır. Askerlik alanında da istihkam birliklerinin çalışmaları inşaat işinin bir mühendislik dalı haline gelmesinde etkili olmuştur.
1716 yılında Fransa’da Köprüler ve Yollar Birliğinin kuruluşu, inşaat mühendisliğinin ayrı bir bilim dalı haline gelmesinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Daha sonra bu girişim 1747 yılında Köprüler ve Yollar Okulu’nun kurulması sonucunu doğurmuştur. Bu okulda ders veren öğretmenlerin yazdıkları kitaplar temel başvuru kaynakları haline gelmiş ve İngiliz mühendisler bu kitapları okuyabilmek için yaygın bir şekilde Fransızca öğrenmeye başlamışlardır. Göz kararıyla yapılan faaliyetler de yerini tasarıma ve matematiksel hesaplara bırakmıştır. Böylece kendi kendini yetiştirmiş olan duvar ustaları, değirmen yapımcıları ve alet yapımcıları birer inşaat mühendisi haline gelmişlerdir.
İnşaat mühendisliği öğrenimine yönelik olarak 1794’te Paris’te Politeknik Okulu, 1799’da Berlin’de İnşaat Akademisi kurulmuştur. İngiltere’de ilk inşaat mühendisliği dersleri Londra’da 1838’de Kings College’de verilmeye başlanmıştır.
Osmanlı Devletinde inşaat işleri Hassa Mimarları Ocağı eliyle yürütülürdü. Gerçek anlamda inşaat mühendisliği eğitimi 1894 yılında Hendese-i Mülkiye Mektebinin açılmasıyla başlamıştır. Daha sonra Yüksek Mühendis Mektebi, İstanbul teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi açılmasıyla inşaat mühendisliği eğitimi yaygınlaştırılmıştır.
Günümüzde inşaat mühendislerinin başlıca görevleri bina, karayolu, köprü, tünel, rıhtım, l,man, iskele, baraj, su dağıtım va akaçlama sistemleri, havaalanı ve demiryollarının tasarımlarını hazırlamak ve yapımlarını gerçekleştirmektir. Kısaca inşaat mühendisleri, kalıcı, yerinden hareket etmeyen ya da bir başka yere taşınamayan yapıların tasarımı ve yapımıyla uğraşırlar. Dolayısıyla, bu tür işlerde kullanılan çelik, beton ve kereste gibi malzemeler konusunda bilgi sahibi olmaları gerekir.
İnşaat mühendislerinin yaptığı bütün işler belirli bir zemin üzerine oturur. Bu nedenle de, yapıları ayakta tutan temellerin tasarımı ve yapımı için zemin mekaniği yani yükün zemini nasıl etkileyeceğinin iyi bilinmesi gerekir.
İnşaat mühendislerinin her projedeki ilk görevi, arazi üzerinde ölçüm yapmak, yani yapının, üzerine oturacağı arazinin yüksekliği ve boyutlarını ölçmektir. İnşaat mühendisleri tüm bu yapıların projelerini çizen mimarlarla yakın iletişim içindedirler. Eğer yeni bir yol yapılacaksa, arazinin ölçümünün yanı sıra yolun geçeceği yerler ile köprü ve tünellerin yeri saptanır. Kullanılacak malzemenin türü ve miktarı, gerçekleştirilecek tasarım ve projelere dayanılarak hesaplanır. İşin mali tutarı ve yapım süresi de aynı biçimde saptanır. Böylece iş başlamadan, gerekli tüm bilgiler bir araya getirilir.
İnşaat mühendisi olmak isteyen kimselerin matematiksel kavramlarla düşünebilme ve problem çözebilme yeteneğine, tasarım yapabilme gücüne sahip olmaları, bilimsel ve teknik çalışmalar yapmaktan ve makinelerle çalışmaktan hoşlanmaları gerekir.
Günümüzün teknolojik koşullarında inşaat hacimleri, yapılan işler ve şantiyeler oldukça büyümüştür. Bazı şantiyelerde binlerce insan ve makine günde 24 saat çalışır hale gelmiştir. Böyle bir şantiyeyi yönetmek, işçi ve makineleri optimum olarak kullanmak ise başlı başına bir problem olmuştur. İşte bu noktada, böyle bir şantiyenin başındaki mühendisin teknik bilgilerin yanı sıra örgütleme ve yöneticilik bilgisine de sahip olması gerekmektedir.
İnşaat mühendisliği çalışmaları çok miktarda taş, toprak, beton ve çeliğin bir yerden bir yere aktarılmasını gerektirir. İnşaat mühendisi şantiyede çalışır. Şantiyeler, tüm inşaat malzemelerinin yığılıp saklandığı ve işlendiği, tozlu ve gürültülü çalışma yerleridir. Çalışma ortamlarında vinçler, kazı makineleri, kamyonlar, yol silindirleri ve basınçlı havayla çalışan aletler gibi inşaat yapımında kullanılan çeşitli aletler vardır. İnşaat mühendisleri mimarlarla, inşaat teknisyenleriyle, işçilerle, müteahhitlerle ve müşterilerle iletişimde bulunurlar.
İnşaat mühendisi olabilmek için pek çok üniversitemizde bulunan mühendislik fakülteleri, mühendislik – mimarlık fakülteleri ile inşaat fakültelerinin “İnşaat Mühendisliği” bölümünden mezun olmak gerekmektedir.